Soru: Merhaba İlhan,
Hayat tabi ki çok daha pahalı, ada olduğu için özellikle ev fiyatları fahiş düzeyde diyebiliriz. Biz orada giriş kat, 3+1 ev kiralamıştık. Evin aylık kirası 1000 Euro idi ve Ballymun denen bu muhit, Dublin’in en kötü muhitidir. Ekonomik açıdan güçsüz ya da öğrenciler kaldığı bir yer. Sizin hayalini kurduğunuz ev ise en aşağı 2000 Euro olacaktır. Bu konuda daft.ie sitesinden araştırma yapabilirsiniz.
Peki maaş olarak ne kadar alırsınız? Benim tahminlerime göre 3500-6000 Euro arası bir maaş alabilirsiniz. Bu maaş ile geçinip geçinemeyeceğinizi ya da oradaki hayat şartlarını değerlendirmek için 1 Euro = 1 Türk Lirası mantığını kullanabilirsiniz. İstanbul’da 2000 TL, dubleks evde kalamazsınız ya da çok şehir dışına doğru kalabilirsiniz. Dublin zaten küçük bir şehir olduğu için bence o rakama şehrin içinde hayal ettiğiniz gibi bir evde kalırsınız. Kaldı ki orada merkez hariç tüm evler zaten iki katlıdır. Dediğim gibi Türk Lirası üzerinden bir kıyaslama yaparsak, Dublin çok pahalıdır. Fakat orada kazandığınız ile kıyaslarsak, orta sınıf bir ayarda olursunuz. Araçlar ve motora gelince, bunlar orada çok pahalı değil. Biraz çalıştıktan sonra ya da kredi ile bunlara da sahip olabilirsiniz.
İnsanların birbirlerine olan tavırlarından şikayetçiyseniz, doğru orası bizim buradan bazı konulardan çok medeni ama tam tersi oranın da yardımlaşma konusunda da soğuklar. Belki kimse banka sırasında, önünüze geçmeye çalışmaz ama birisi elinizden telefonu alıp kaçabilir. Dublin’de sokaklarda binlerce işsiz genç var. Bunlar genellikle kapkaç, hırsızlık gibi işler yaparak mafyacılık oynuyorlar. O nedenle medeni ama çokta güvenli değil. Heran sarhoş bir Irish gelip size, defolup gidin bu ülkeden ya da burası bizim diye bağırabilir. Açıkçası tip olarak bir Irishlere benzediğim için çok sorun yaşamadım ama özellike konuşmadan fark edilince, onların sizi ülkelerinde istemediklerini hissediyorsunuz. Orta yaş ve üstü ise gayet iyidir. Onlar yardımcı olmaya çalışırlar. (En azından adres konusunda)
Dublin’de bir ev sahibi olmanız çok zordur. Ada olduğu için ev almanız da bir hayli zor olacaktır. Fakat maaşınız 10.000-15.000 Eurolara geldiği zaman kredi alarak bir ev sahibi olabilirsiniz. Bu bakımdan İstanbul’dan çok farklı değildir. Sadece yaşadığınız ev daha iyi olur.
Ülke görüş olarak çok rahattır. Fakat bu rahatlık sizin huzurunuzu kaçırabilir. Mesela İstanbul’da eşinizle gidebilecek bir çok yer bulabilirsiniz. Ancak Dublin’de gidilebilecek yegane yerler bar ve publardır. Buralarda da genellikle içkinin dozunu kaçıran Irishler, kendi alıştıkları gibi rahat davranabilirler. Biz kültür olarak gelip biri eşimize yaklaşmaya ya da biranda alıp dans etmeye, öpmeye kalkması durumunda direk olarak kavga ederiz. Orada ise bu çok alışılagelmiş bir durumdur. Eğer ki kavga ederseniz, sizin tarafınızda kimsenin olmayacağını da göze almalısınız. Tabi ki kesin böyle olur diye bir şey yoktur. Fakat; haftada bir kere gidilmesi durumunda dahi olacak olan budur. Çünkü Dublin’in de yegane hedef içmektir. Her şeyi unutacak kadar içmek.
İş yerlerinde Türkiye’de olduğu gibi bubi tuzakları olmayacaktır. Hak ettiğiniz parayı da alacağınızı düşünüyorum. Ama dediğim gibi büyük bir kültür yozlaşması olduğunun da bilincinde olarak gitmenizi tavsiye ederim. Hatta bunla ilgili olarak yaşadığım bir olayı da anlatayım. Eğer giderseniz Dublin’in en meşhur köprüsü O’Connell Bridge üzerinde akşam 10 gibi arkadaşlarla yürüyüş yapıyorduk. Bir kadının yerlerde kıvrandığını gördüm, belli ki içki komasına girmiş ya da girmek üzereydi. Bilinci kapalı, sadece kıvranıyordu. Kendi adıma ambulans arayıp çağırdım. Fakat; o köprüden yüzlerce insan geçerken, bir tanesinin bile durup bakmaması, yardım etmemesi bana biraz daha ülkemin değerini gösterdi. Orada birçok kişinin zor duruma düştüğüne ve arkadaşlarının dahi çokta ilgilenmediğine şahit oldum. Modernliğin bu tarafını da unutmamanızı öneririm.
Ben bir süre sonra döndüm. Bir arkadaşım orada kaldı. Kendi adıma ben yaşanacak bir şehir olarak görmedim. Bunun en büyük nedenleri yukarıda da saydığım gibi kültür yozlaşması ve ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasıdır. Orada iken bir Irish’in her zaman sizden daha değerli olduğunu sık sık hissedersiniz. Tüm bunları göze alırsanız, yanınıza bir de şemsiye almayı unutmayın çünkü Irlanda’da 9 ay her gün yağmur yağar. Hava hep kapalı ve soğuk, kalorifer sistemli gazlı ve pahalıdır. En düşük internet hızı 55 MB olduğu için film arşivi yapmaz, istediğinizi 5 dk içinde indirip izlersiniz. Burger King’de yediğiniz Whopper’ın bura ile alakası yoktur. Çok daha büyük ve lezzetlidir. Yani hem güzel hem kötüdür İrlanda. Elimden geldiğince tecrübelerimi yazdım, yine aklınıza birşeyler takılırsa sorarsınız.
Hep Dublin’den bahsettim. Bir de Galway vardır. Oralar daha da küçüktür, ben ailemle vakit geçiririm, dışarda çok yapacak bir şey olmasa da olur derseniz. Orada fiyatlar daha da ucuz olur.
Umarım herşey gönlünüzden geçtiği gibi olur.
Bol şanslar.
Henüz yorum yapılmamış