Gelişen teknoloji giderek daha güvenli bir hal almaya başlıyor. İnternetten alışveriş yaparken yaşanan şüphe ve kuşkular giderek yerini, güvenliğinden tam olarak emin olacağınız sistemlere bırakıyor.

Türkiye‘de, özellikle ikinci el satışında en fazla ziyaretçi sayısına sahip olan sahibinden, yeni bir yeniliğe imza attı. Aslında bu yenilik, “benim de aklıma gelmişti” diyeceğiniz türden… En yalın anlatımıyla; sahibinden ilanlarında artık sizin numaranız yerine, sistemin size atayacağı default numara gözükmeye başlayacak ve ilana ulaşmak isteyenler bu numarayı çevirecekler. Sahibinden ise kendisine gelen çağrıyı, sizin numaranıza yönlendirecek. Düşünüldüğü zaman çok basit olan ama bilgi güvenliğini oldukça artıran bu özellik tahminen diğer sitelerin de dikkatini çekecektir. Burada oluşabilecek en büyük sıkıntı, ilanı arayan kişinin başına istenmeyen bir durum gelmesi halinde, sahibinden yetkileleri iletişime geçmek zorunda kalması ve tahminen dolandırıldığı ispat etme sürecenin biraz uzayabilme ihtimalidir.

Günümüzde sadece ticari amaç güden kurumlar değil, kişiler de başarı ve kazanç elde edebilmek adına markalaşırlar. Bu eğlence sektöründen tutun da, siyasete kadar hemen hemen her alanda kendini gösterir. Kalıcı olabilmek adına bu doğal bir zorunluluktur. Koşullar değişse bile marka değerini korumaya devam eder. Bu yüzden evlilik programlarında sunucular kendi isimlerini kullanmaya özen gösterirler; “Seda Sayanla … “, “Esra Erol ile…” gibi. Asıl amaç program hangi kanalda yayınlanırsa yayınlansın, isim markası ile aynı etkiyi yaratabilmektir. Kanallar açısından da, ismi kullanarak izleyici çekmektir.

Siyasette de, markalaşmaya oldukça çaba harcanmaktadır. Recep Tayip Erdoğan‘ın logo denemesi pek başarılı olmasa da, tamamen marka oluşturmaya dönük bir hamledir. İktidar partisinin en büyük rakibi olarak Kemal Kılıçdaroğlu‘da markalaşma çabası içersine girmiştir. Tabi bu hamleler, bu konuda uzman ajanslar tarafından değil, sayısı 500’leri bulan danışmanlar tarafından sağlanmaktadır diye düşünüyorum. Keza, bazı çalışmaları gördüğünüzde, bunun profesyonel bir kurum tarafından önerilmiş olma ihtimali olmadığını kolayca anlayabiliyorsunuz. Seçilen danışmanların da işin ehli kimseler olmaması nedeniyle ortaya garip görüntüler çıkabiliyor. Aşağıda Gürsel Tekin facebook sayfası aracılığı ile Kemal Kılıçdaroğlu markasına nasıl zarar verildiğini hep beraber inceleyelim.

Yüksek Lisans ödevi için hazırladığım Pazarlama Planının sunum ve word dökümanını paylaşıyorum. Plan içerisinde durum analizi, müşteri çevresi, iç ve dış çevre, swot analizi, pazar araştırması, pazar bölümleme, hedef pazar seçimi ve pazar konumlandırma, müşteri sadakati, kontrol gibi konu başlıkları hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.

Buradan indirebilirsiniz.

Milliyet gazetesi yanlış içerik

Editör bir arkadaşım;

“ne kadar çok hit çekebilirsek, o kadar çok prim alıyoruz”

diyordu. İşte buna zorlanan editörler yüzünden, bugün online gazetelerde, içerik ve başlık ile alakası ya da tamamen hayal mahsülü olan haberler okuyoruz. Özellikle Milliyet gazetesi, bu duruma müdahale etmeyen gazetelerin de başında geliyor. Peki editörler ne yapıyorlar?

Başlık ve fotoğrafı konuyla alakalı olmasa bile mutlaka ilgi çekici olarak belirliyorlar. Yandaki fotoğraf üzerinden gidecek olursak, “Ne yaptın Rüştü!” diyerek sanki Rüştü Reçber‘in yanlış bir yaptığını okuyuca düşündürmeye çalışıyor. Fotoğrafa tıkladığınızda ise karşınıza daha önce yüz kere yayınlanmış olan eski bir haber yer alıyor. İçerik olarakta Rüştü’nün belirlediği ilk 11 gözüküyor. Rüştü’nün belirlediği diyorum ancak bu konu hakkında da bir kesinlik bulunmuyor. Belki de tamamen içerik oluşturucu tarafından yaratılmış bir konu da olabilir.

Peki bu durumun marka değerine verdiği zararlar nelerdir?

• Markaya olan güvenin azalması,
• Haberlerin doğruluğunun tartışılır olması,
• Siteyi tekrar tercih etmeme,
• Prestij kaybı vb.