Askerlik anıları

Son günlerde denk gelmiş olabilirsiniz. Herkes henüz yeni açılmış bir blog’tan bahsediyor. Askerler anlatiyor adlı blog sitesinde, önceden askerlik yapmış kişiler anılarını paylaşıyorlar. Bu anıların ne kadarının gerçek olduğu tartışılabilir fakat bu kadar detaylı şekilde bir uydurma olma ihtimalinin de düşük olduğunu varsayarak, hikayeleri okudukça insan üzülüyor.

Şuan gündem de Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili bir çok konu bulunmaktadır. Ergenekon, askerlik süreleri vb. tüm bu olaylar sonrası Türk milletinin askere karşı duruşunda değişiklikler oluşmaya başladı. Çünkü şimdiye kadar onların yaptıkları görev kutsal sayıldığı için hiç birine toz kondurulmuyordu. Ancak onlardan bazıları bu iyi niyeti kötüye kullandı. Ailelerin üzerine titredikleri evlatlarını sahipsizmişçesine hor görmeye başladılar. Bu durum zaten geçmişten beri bilinen ya da askere giden herkesten dinlenen bir durumdu. Gündemin askerleri olması nedeniyle artık insanlar sesli olarak bu yanlışlıkları dile getirmeye başladılar.

Askeriye yeteri kadar seçim yapamadığı ücretli kadrosu ile sadece vatan için gelmiş erlerimizi ezme lüksüne sahip değildir.

Beyni kıt insanların da görev aldığı askeriye bir çöküşe doğru gitmektedir. Ya kendi içersinde ki oto-kontrol mekanizmasını çok iyi işleyecek duruma getirmelidir. Ya da askerliğin büyük bölümü ücretli hale getirilmelidir. Bence en büyük yanlışlardan bir tanesi de askerlerin komutan hizmetine verilmesidir. Vatan borcu için gittiğimiz askeriye de komutanın evine tüp taşımak zorunda değiliz. Gitsin kendi taşısın. Ben kişiye değil, vatana hizmet ederim. Komutanlar eğlensin diye araba kullanmak, çocukları üzülmesin diye parka götürmek, canı bir şey çekti diye gidip onu bulmak zorunda değilim. Çünkü benim oraya katılma amacım o değil. Askeriye madem komutanlarının keyiflerine bu kadar düşkün, o halde onlara hizmet edecek olan özel personel tutsun…

Kitap talihlileri belli oldu

Geçtiğimiz günlerde bölümümüzden ücretsiz olarak dağıtılacak kitaplar için isimler toplanmıştı. Toplam başvuran öğrenci sayısı 387 kişidir. Bölüm içerisinde bulunan kitap adeti 222 adettir. Bu kitaplardan 3 tanesi bölüm için muhafaza edilecek olup, geriye kalan 219 tanesi öğrencilere dağıtılacaktır. Bu dağıtım yapılırken, her bir kitap için, başvuranlar içerisinden 73 kişi, bilgisayar ortamında seçilmiştir. Seçim kodlarını merak edenler için;

select top 73 * from Liste
WHERE Kitap_Adi=’Bilgisayar Sistemleri Mimarisi’
order by rnd(Numara)
select top 73 * from Liste
WHERE Kitap_Adi=’Mühendisler için Sayısal Yöntemler’
order by rnd(Numara)
select top 73 * from Liste
WHERE Kitap_Adi=’Sayısal Tasarım’
order by rnd(Numara)

Talihli arkadaşlara kitapları yarın ve önümüzdeki hafta sınıf içersinde imza karşılığında dağıtılacaktır. Kitabı bizden teslim alamayanlar daha sonra Edip Serdar Güner hocamızdan teslim alabilecekler.

Talihli listeleri için : www.ilhanbahar.com/listeler.rar

Tubitet tanışma toplantısı

Topluluk olarak 2010-2011 dönemi ilk tanışma toplantısını gerçekleştirdik. Toplantımız üç seans şeklinde gerçekleşti. İlk seansta 1. Öğretim 1. Sınıf arkadaşlarımız ile öncellikle bölüm başkanımız Doç. Dr. Yılmaz Kılıçaslan bir tanışma yaptı. Ardından bölümümüzün tüm hocaları sıra ile kendilerini tanıttılar. Her biri uzmanlık alanlarını açıklarken öğrenciler tarafından hiç bir soru aktarılmadı. Son olarak sahneye Bilişim ve Teknoloji Topluluğu adına, başkan olarak ben çıktım. Henüz yeni tanıştığımız öğrenci arkadaşlarımıza topluluğun bölüm içersinde ki görevini ve amacını aktarmaya çalıştık, neredeyse tüm hocaların toplam harcadığı süreyi biz topluluk olarak kullanmış olduk. Aşırı ısrarlara rağmen malesef öğrencilerden soru alamadık.

İkinci seansta ise 2. Öğretim 1. Sınıftan arkadaşlarımız ile tanışma fırsatına eriştik. Kendilerinin hocalara yönelttiği sorular ve dinleme açısından biraz daha iyiydiler. Vakit darlığı ve hocalarımızın aynı şeyleri ikinci kez dinlemesi nedeniyle yaptığımız topluluk tanıtımında çok hızlı davranmak zorunda kaldık. Hatta E-Dergi konusundan sorumlu olan Alper Karamanlıoğlu arkadaşımıza yeteri kadar vakit kalmadı. Normal şartlarda 11:00‘da başlaması gereken, 2. Seans saat 11:30‘da başlayınca bizim topluluk toplantısıda 30 dk gecikmeye maruz kaldı. İşin kötüsü saat 13:00‘de aynı salonda bir seminerin olması işleri biraz zorlaştırdı. Bu hafta biraz hızlı olmak zorunda kaldık.

Son oturumda hocalarımız gitti. Tamamen biz bize kaldık, 2. Öğretim 1. Sınıftan bir çok arkadaşımız detay almak için kalmışlardı. Genel olarak topluluk toplantılarına katılan bir çok arkadaşımızı da göremedik, sebebi ise saatlerin öğrencilere ters gelmiş olmasıydı. Sınıf temsilcilerinin seçilme işlemini gerçekleştirdik. Bu sadece 1. sınıf düzeyinde oldu. Çok sıcak bir sohbet havasında bir tanıtım geçtiği düşünüyorum. Kendi adıma ben anlatırken çok eğlendim. Yeni arkadaşlarla görüşmek sevindirici oldu, yine isimlerini ezberlemeye başladım. Onlar beni Facebook‘a eklemeye de başladıktan sonra, yolda isimleri ile hitap ettiklerimde baya şaşıracaklarından hiç şüphem yok.

Evetin sonu hayır değildir.

Geçtiğimiz günlerde onaylanan Yeni Anayasa’nın ilk kokusu bugün 06:00 itibariyle çıktı. Eski Anayasa’da, 5018 sayılı kanunun 71. maddesine göre kamu zararı şu anlama geliyor: ““Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” Aynı maddenin devamında kamu zararının nasıl belirleneceği tanımlanırken, (g) fıkrasında “mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” da kamu zararı kapsamında değerlendiriliyor. Yani kamu yararına olmayan her şey mahkeme kararı ile iptal ediliyordu.

Geçen yıl aynı zamanlar, İETT açıkladı. Tam 2 TL, Öğrenci 1 TL olarak zamlanmıştır. Bu konu uzunca bir süre gündemde kaldı ve nitekim Belediye ve İETT‘ye açılan “Kamu yararı gözetilmiyor” davaları nedeniyle, mahkeme kararı bozdu. Fiyatlar değişmemişti. Aradan tam 1 yıl geçti. Büyük çoğunluk daha tam neye “Evet” dediğini bilmeden gidip, gözü kapalı “Evet” kullandı. İşte karşımızda sonuç, bugün fiyatlar tekrar zamlandı. Hemde %33 yaklaşan dev bir zam, ama halk bunu hak etti.

Arama
RSS
Beni yukari isinla