SirMc – Duygusal Ergen (Diss Emo)

Facebookta paylaşılan öğeleri izlerken,tesadüfen denk geldiğim SirMc adlı arkadaşımızın yazdığı parçayı mutlaka dinleyin.Emo’lar malum şuan baya bir popüler,bu şarkıdan nefret edeceklerine dair hiç bir şüphem yok.Ancak biraz gerçeklerden bahsettiğini de söylemeden edemicem.Çünkü 90’lı yılların çocuğu olup,para kazanmadan başkalarına çeşitli tripler atmak bana biraz komik geliyor.Her neyse tabi ki herkesin hayat tarzına saygımız var.Ama bana göre Emo denilen arkadaşlar dahi bu parçayı bir dinlesinler…

Seni içimden terk ediyorum…

Binmediğim hiçbir otobüs,
Beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde.
Gittikçe azalıyor hayat.
Neyi erken yaşadıysam,
Hep ona geç kalıyorum. 

 

Sana göçüyorum her sonbahar.
Yolların çıkmıyor aşkıma.
Unuttuğun yağmurların adı saklımda.
Seni içimden terk ediyorum…

Müzik dinlemek yada dinlememek

Herkeste nasıl bir etki yarattığını bilmiyorum,fakat çoğu insanda olumlu etki bırakan müzikten bahsedeceğim.Daha doğrusu müzik dinlemekten,hani şu bazılarımızın hiç vakit ayıramadığı,bazılarımızın ise vazgeçilmezi olandan…Müzik ritmine göre insanlara moral veya umutsuzluk veren bir melodidir.Bu melodiye bazen söz eşlik eder.Bulunduğunuz zaman içersinde ne tarz bir ruh haline sahipseniz o tarz müzik dinlemeyi tercih ederseniz.Eğer mutluysanız seçtiğiniz şarkılar hareketli,hüzünlüyseniz ağır parçalar olacaktır.Tabi birde “müzikte neymiş?” diyenlerimiz var.Denk geldikçe televizyonda dinlediği müzikle idare eden bu arkadaşlarımız,müziğin onlara sağlayacağı hiç bir faydadan yararlanamazlar.

Müzik dinleyen ile dinlemeyen arasında büyük bir uçurum vardır.Çünkü müzik kişinin algı becerisini,hayal gücünü geliştirir.Özellikle klasik müziğin,kişi üzerinde çok büyük etkileri olduğu bilimsel olarakta ispatlanmıştır.Müziğinin tarzı ne olursa olsun klasik müzik kadar olmasada beynin hayal kurmasını,mutluluk hormunu salgılamasını sağlar.Böylikle rahatlayan kişi daha başarılı olabilir.Örneğin;Müziğin olumlu etkilerini bildiğim için önemli bir sınava girmeden önce sürekli olarak müzik dinlemiştim.Kulaklığı sınava başlamadan hemen önce çıkardım.Ancak müziğin etkisi ile moral bulmuştum ve sınavım o moral sayesinde gayet başarılı geçti.Sizde eğer ders çalışamamaktan şikayetçi iseniz,bunu yenmek adına ders çalışırken müzik dinleyin.Müziğin ritmi ile derse kaptırdığınızı fark edeceksiniz.

Sessiz Kahraman – Kazım Koyuncu

Bugün,Sonbahar filminin fragmanını izlerken,arkaplanda çalan” Kazım Koyuncu-Hey Gidi Karadeniz” şarkısı gerçekten insanı mest ediyor.Öyle ki fragmanı olmasada şarkıyı dinlemek adına aynı videoyu 5-6 kere dinledim.Her dinlediğimde “onun” şarkıları ne kadar içten,ne kadar doğal söylediğini fark ettim.Geçmişte “Gidiyorum” gibi şarkısınıda bir dizide klip arkası verilince fark etmiştim.Gerçekten inanılmaz parçalara imza atmış.Yaptığı işi severek yapan bir sanatçıydı.Bugün hala sevilmesinin,hala dinlenmesinin ve unutmamış olmamasının tek nedeni onun müziğe ve karadenize olan aşkıdır.Bu aşk o kadar büyümüştür ki o bile bu yükü taşıyamamıştır.

Kazım Koyuncu’nun hayatı hakkında biraz bilgi verelim.Karadeniz müziği, Anadolu Rock, nitelikli müziğe inanlar, önemli bir ismi en verimli olabileceği dönemde yitirdi. Otuz üç yaşındaydı Koyuncu; yıllardır müziğin içinde olmasına karşın 2000’li yıllarda Gülbeyaz, Sultan Makamı gibi televizyon dizilerine yazdığı müziklerle ünlenmişti. Karadeniz’in hırçın çocuğu diyorlardı ona; demokrasi adına atılan bir çok adımda müziğiyle, fikirleriyle yer alıyor; Fırtına Deresi’ne yapılacak santrali protestodan, insan hakları ihlallerine karşı çıkmaya kadar bir dolu etkinliğe destek veriyordu.

Müzikte de, birkaç halk müziği sanatçısının tekelinde kalmış Karadeniz bölgesinin müziğini, evrensel normlarda yayımlamayı deneyerek, önemli çıkış yapmıştı. 1972 Artvin/Hopa doğumlu Koyuncu, yirmi yaşında Dinmeyen adlı müzik grubu’na katılmış, 1993’de Mehmedali Barış Beşli ile, Lazca müzik yapmak amacıyla Şuku grubunu kurmuştu. İki arkadaş bir yıl sonra aralarına İlhan Karahan ve Metin Kalaç’ı da alarak grubun adını Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) dönüştürmüş ve 1995 başında Va Mişkunan (Bilmiyoruz) albümüyle Lazca rockın ilk örneğini vermişti. Lazcayı yaşatmak amacıyla Lazca rock yapıyorlardı. Plak şirketleri ise bu soundu ‘Soft Laz Rock’ diye tanımlıyordu.

Arama
RSS
Beni yukari isinla