Hayal kırıklıkları üzerine…

Hayatımızda sık sık iniş çıkışlar yaşarız.Bu iniş çıkışlarda bazen çok mutlu olup,delicesine yaşamak isterken,bazen de hayata küsüp ölmeyi düşünürüz.Hayal kırıklıkları hayatımızın hiç bir evresinde yakamızı bırakmaz.Peki nasıl meydana gelir?Neden bizi bu kadar çok üzer ki?Önceden kestirip hayal kırıklığı yaşamadan hayatımızı sürdürebilir miyiz?Her insan yaşamak zorunda mıdır?

Aslında aklımıza daha bir çok soru gelir.O soruları sorarken bile hepsinin cevabını biliyoruzdur.Biz bir olayı yaşayacaktırız ve malesef kötü olan o olay gerçekleşecektir.Ne yapmaya çalışırsanız çalışın,bunu değiştiremezsiniz.O hayal kırıklığı daima sizi orada bekliyor olacaktır.Bu hayal kırıklığı bazen düşük alınan bir not,bazen karşılık alınmayan bir sevgi,bazen de kaybedilen bir paradır.Nerede olursanız olun,gelir sizi bulur ve gününüzü bazen haftanızı zehreder.Sonra siz kendi içinizde panzehir oluşturursunuz,etkisi yavaş yavaş azalır.Ancak hiç bir zaman yok olmaz.Siz onu akıl defterinize geçersiniz,ne zaman benzeri bir olay ile karşılaşsanız o an aklınıza gelir.

Can cıkar, huy çıkmaz…

Konumuzun başlığındaki sözü irdelemeye çalışağız.Atalarımız “Can çıkar,huy çıkmaz” demekle neyi kastetmişlerdir?Bu atasözü sizin için geçerli midir?İnsanların huyları kolay değişmez.Bu onların dna’sı gibi kalıcı ve karakterini gösteren en büyük özelliğidir.Peki ya bu huylar kötü olursa?Evet malesef eğer öyle olursa bu kişinin mizaçı değişmez.Belki fiziki özellikleri değişir ama psikolojik olarak değişim göstermez.

İnsanların çok değişik huyları olabilir.Ancak burada önemli olan huy ile alışkanlıkları birbiririne karıştırmamaktır.Çünkü alışkanlıklar değişebilir huy ise değişmez sadece bastırılabilir.Buda kişilikten ödün vermek anlamına gelir.Örneğin insanlardan gururlu olanları ele alalım.Büyük bir gurura sahip olmanın zaman zaman başınıza dert açtığı söylenebilir.Fakat bu sizin bir huyunuz ise elden gelen bir şey yoktur.Gururlu kişinin normal karakteri nasıl olursa olsun,siz eğer o kırmızı çizgiyi geçer ve ona ufak bir müdahalede bile bulunsanız karşınızda hiç tanımadığınız bir kişi ile karşılaşabilirsiniz.Çünkü o çizginin ötesi onun mabadedir.Kimsenin o alana giripte onu üzmesini istemez.Bu yüzden savunma mekanizması çok gelişmiştir.Karşısına çıkan kişi kim olursa olsun durum değişmeyecektir.

Bencillik

Bencillik nedir?Bir hastalık mıdır?Yoksa başlı başına bir karakter midir?Bencillik genel anlamı ile “sadece kendini düşünmek,kendi menfaatleri çerçevesinde hareket etmek” olarak tanımlanabilir.Yazımda bencilliğin, sadece insanlar üzerindeki etkisinden bahsedeceğim.Çevresinde bencil bir insan olan bir kişi bu konu hakkında sayfalarca yazı yazabilir.Belki bende onlardan bir tanesiyimdir…

Bencil insanların en büyük özelliği kendisi hariç başka kimseyi düşünmemesidir.Öyle ki size ne olduğu yada ne olacağı onların umrunda olmaz.Tek düşündükleri kendi çıkarlarıdır.Örneğin toplumca “iyi insan” olarak tanımladığımız kişiler “bencil insan” karakterinin tam tersidir,o kişiler kendilerinden çok başkalarını düşünürler.Bu yüzden “bencil” yapıda bir kişinin iyi bir insanla anlaşması söz konusu değildir.

Bencil insanı basit bir örnek üzerinde açıklayalım.Birbirine yakın iki dağ vardır,bu dağın bir ucunda karşıya geçmeyi planlayan iki kişi ve ellerinde bir tane halat vardır.Halatı karşı dağa atıp,bu taraftan gergin şekilde tutarsalar karşı geçebilme şansları olacaktır.İyi karakterdeki kişi yapısı gereği önce “bencil kişinin” karşıya geçmesini önerecektir.Bencil ise hiç tereddüt etmeden gerilmiş ipe tutunarak karşıya geçer.Karşıya geçip kurtuluğunda biranda hafızası resetlenir.Artık o kurtulmuştur,karşıda kalan kişinin onun için yaptığı ise basit bir salaklıktan ibarettir.Bencil kişi ipi germek yerine yoluna devam etmeyi seçecektir.Örnek olarak verdiğimiz bu hikayedeki kişinin adının ne olduğunun hiç önemi yoktur.Biz ali dediysek,siz çevrenizdeki farklı bir x kişiyi koyun,sonuç değişmeyecektir.

Doç. Dr. Metin Aydoğdu

Hayatınızda bazı hocalar olur, 60 yaşına dahi gelseniz o hocanızı unutmazsınız. Çünkü size bir şeyler katmıştır. O tarz hocalardan bir tanesi olan Metin Aydoğdu hocamızdan bahsetmeye çalışacağım. Öncelikle hemen belirtmek istiyorum,hocamızı anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalabilir. Bu kusrumdan ötürü şimdiden özür diliyorum. Metin Aydoğdu hocamız, 1991 yılında girdiği Trakya Üniversitesi Makina Mühendisliğinde, yüksek lisans ve doktora yaparak akademik kariyerini sürdürmüştür. Dörder yıl araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi olarak devam ettikten sonra şuan üniversitemiz bünyesinde Doç. Dr. olarak öğretmeye, anlatmaya, ders vermeye devam etmektedir. Öğretmek, anlatmak ve ders vermek diye ayrı ayrı yazmamın sebebi, sıradan hocaların ötesinde hayata, insan olmaya dair bilgiler vermesi ve önümüzde sağlam bir örnek olarak durmasıdır.

Üniversite’nin genelinde daima sevilen bir hocadır. Eğer şuan ders verdiği sınıfların mevcudu 2000 ise ufak bir anket yaptığınızda 2000 kişinin de Metin hocayı ne kadar çok sevdiğini anlayabilirsiniz. Peki neden bu kadar seviliyor? Diğer hocalardan farkı nedir? Metin hocanın en büyük özelliği kişiliğidir. Siz her zaman bilirsiniz ki, Metin hoca kimse hakkında kötü düşünmez, ön yargılı davranmaz, kimseyi üzmek istemez. Öğrencilerine en yakın, en samimi davranan hocadır. Genelde zor derslere girer, fakat sınıf mevcudu pek eksik olmaz. Çünkü dersi dinlemeseniz bile sadece Metin hocanın o günkü davranışlarını izlemek size çok şey kazandırabilir. Bir zaman sonra Metin hocayı o kadar benimsersiniz ki, derste bizim çocuklar diye Makina Mühendisliği öğrencilerinden bahsetmesi dahi sizi üzer. Acaba dersiniz metin hoca bizi sevmiyor mu? Sonra hemen bu fikir aklınızdan uçar gider çünkü ona çok güvenirsiniz, inanırsınız…

Metin hocanın kalbinin çok temiz olduğuna inandıktan sonra artık onu üzmek istememeye başlarsınız. Düşünün ki derse girseniz dahi dinlemiyorsunuz fakat dersi Metin hoca verdiği için sizin o derse girmeniz gerekmektedir. Bundan 50 yıl sonra bizim bir Metin hocamız vardı diyebilmek için o dersi kaçırmazsınız. Anılarınıza bir yenisi daha eklemek için… Ders çıkışı mutlusunuzdur çünkü bu tarz hocaların olduğunu görmek size umut verir. Bir gün her şeyin düzeleceğine inanırsınız.

Arama
RSS
Beni yukari isinla