Sizin sularınız sıcak akıyor mu?

İrlanda‘ya geldiğimden beri, en büyük sorunlarımdan bir tanesi de, suların duş alırken soğuk akması, evet bildiğiniz su soğuk akıyor. Tamamiyle soğuk dersek belki biraz abartmışız oluruz ama Türkiye şartlarına göre neredeyse ılık denebilecek bir suyla yıkanıyorsunuz. Üstelik genelde dışarısı bir hayli soğuk oluyor. Bunu konakladığım iki ev için de söyleyebilirim. Bir de şaşırmaları yok mu o beni hep çıldırtıyor. Diyorum ki; sular neden sıcak akmıyor? Hemen işte makina çalışıyordur vs. yani sıcak akmama ihtimali yok demeye getiriyorlar. Sonra çözdüm ki, bunların sıcak dediği su bildiğin ılık su! Ne bileyim artık derilerimi alışmış, ortamamı ayak uydurmuşlar anlamadım. Zaten bunların ben montla gezerken, şortla gezmelerinden anlamalıydım.

Fizy’nin yurt dışında çalışmaması

“we’re sorry. fizy is currently only available in turkey.” uyarısı sonucu öğrendiğim durumdur. Sanırım yaptıkları lisans anlaşmaları sadece Türkiye‘yi kapsayacak şekilde yapılmış. Gerçi, Fizy‘nin yurt dışında da neler yapabileceğini görmek adına aslında, bu anlaşma daha geniş bir kapsama alanıyla yapılabilirdi. Garip bir durum, ilk defa denk geldim. Tam tersine sizler de bir çok kez tanık olmuşsunuzdur. Yani Türkiye hariç ülkelere hizmet verilmesine ama ilk defa Türkiye‘de bulunan bir site harici ülkelere hizmet vermiyor.

Dublin’de fahiş ev fiyatları…

Pazar günü geldiğim, Dublin‘e her geçen gün biraz daha alışmaya çalışıyorum. Özellikle yemekleri berbat olsa da, insanının çok yardımsever olduğunu söyleyebilir. Şu sıralar önümde büyük bir sorun var ki, o da paylaşımlı bir oda bulma konusu. Neden paylaşımlı? Çünkü normal bir daireyi kiralamak gerçekten imkansız gibi bir şey.

Paylaşımlı (Shared Room) tek oda fiyatı 300 Euro‘dan başlıyor. Tabi bunun içine vergiler ve faturalar dahil değil. Yani İrlanda‘da 4 odalı bir eviniz olsa, minumum 1200 Euro‘ya kiraya verebilirsiniz. Üstelik evinizin merkezi bir yer de olması da gerekmez. Merkezi yerlere yaklaştıkça bu fiyat üçe katlanabilir. Türkiye ile kıyaslandığında, sıradan bir ev için 2800 TL kira vermek garip geliyor. Hele ki, onun bir odasına 800-1200 TL arası vermek hiç mantıklı gelmiyor. Ancak burada şartlar bu şekilde.

Tabi birde yurtlar var, bunlar da genellikle dönemlik peşin istiyorlar. Fiyatları 2000-3000 Euro arası değişiyor. Bir yıllık olarak kiralarsanız biraz daha uyguna gelebilir. Belki 4500-5000 Euro arasında olabilir.

Hostellerde kalmayı düşünürseniz, odada kalacak kişi sayısına göre fiyat değişiyor. Ancak bunlarda da yine 8 kişilik bir odada 1 ay kalmayı düşünürseniz, yaklaşık 550-600 Euro ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu hostellerin 30 kişilik olanı dahi var. Belki onlarda kalınırsa 350-400 Euro’ya kalınabilir. Tabi buraların ortamından bahsetmek istemiyorum. Kalan kişiler belki çok kötü olmayabilir fakat; temizlik olarak sıfır diyebiliriz.

Kim medeni? Avrupalılar mı?

Bugün Türk Hava Yollarına ait, İstanbul-Dublin seferini yapan uçakta, bir çok milletten insanla beraber yolculuk yapma fırsatı buldum. Bildiğiniz gibi bir kişiyi tanımanın en iyi yollarından biri onunla yolculuk yapmaktır.

Yolcu uçağında Türk olarak söyleyebileceğim, ben dahil toplam beş kişi vardı. Diğer Türkleri tipinden ziyade, rahatça Türkçe konuştukları fark etmek pek zaman almadı. Keza sadece biz Türklerin bekleme salonun da konuşması da gariptir. Her neyse bu bizim medeni olmamız ya da kültürsüz olmamızla alakalı bir durum değil. Sadece konuşkan bir milletiz o kadar.

Türk Hava Yolları tarafından ikram edilen kahvaltı tabağı, dağıtım işlemi tamamlandıktan sonra, hengame başladı. Gözlemlediğim kişi sayısı hakkında bilgi vermem gerekirse; yanımda evli, ingiliz aile bulunmaktaydı. Karşı koltukta ise, irlandalı bir aile ve kızın annesi bulunmaktaydı. Hemen çaprazımda ise, bir japon aile, onun ön koltuğunda da bir arap ailesi yer almaktaydı. Burada japon ve arap olarak bir hayli genellemiş olmam, aileler hakkında aşırı detaylı bilgiye sahip olmamamdan kaynaklanıyor. Neyse kahvaltı tabaklarını aldıktan sonra, yavaşça yemeye başladım. Bu sırada, yanımda bulunan İngiliz meyve püresinin kapağını öyle bir iştahla açtı ki, üstüne sıçradı. Hatta ben de bakınca, özür dilemek zorunda kaldı. Buraya kadar her şey normal, bu tarz kazalar olabilir. Karşımda oturan irlandalı aileden kızın annesi, aman yarabbim, böyle bir iştah olabilir mi? Kadın sağa sola filan hiç bakmıyor, “sana kaç yıldır yemek vermiyorlar?” demek dilimin ucuna geldi ama söylesem de bir faydası olmayacaktı. Yanımda oturan ingilizler, ufak somun ekmeğin içini tereyağ reçelle bocalamaya çalışırken, düşen bıçaklar vs. derken bir baktım bitmiş. Oha be, bu kadar hızlı yemek yenir mi? Sonra kafamı çevirdiğimde, irlandalı aile, japon ailesi, arap ailesi adamların bir tek tabakları bırakmış, silme direk. Yahu insan illa bir şeyi de bırakır, ne bileyim birazı da hoşuna gitmeyebilir. Adamlar bu kadar kısa süre de bu kadar temiz iş çıkarmışlar. Belki de kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş misali; hostes bayan benim tabağı yemediğimi düşünecek ki, herkesinkini alıp benimkini bırakma ihtiyacı hissetti. Ardından, ben de bitirdim diyince zor verebildim.

Arama
RSS
Beni yukari isinla