Kalabalığa sıkışan yalnızlıklar…

Tdk‘nın soğuk Türkçesi ile “Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet” toplum anlamına geliyormuş, bir bakıma gayet iyi açıklanmış diyebiliriz. Çünkü insanlar genelde çıkarları için bir toplum oluşturma yolunu seçiyorlar. Kimsenin bir başkasının yararını gözeterek oluşturduğu birlikler yok. Sadece bir kaç nesli tükenmekte olan insancık, onlar da neredeler, ne yapıyorlar? bilmiyorum ama var olduklarını biliyorum.

Düşünürseniz hayata gelişimiz bile, milyonda bir ihtimal değil midir? Onca kalabalık bir ordunun içinden tek başımıza sıyrılmamız bir şans mıdır? Peki ya çocukken, hangimiz hata yaptığımız da, suçumuzu başkalarıyla paylaşarak hafifletmişizdir? Ailemiz hiç kendisine bu hatadan pay çıkarmış mıdır?

Peki ya büyüdüğümüzde; üzüldüğümüzde, ağladığımızda yanımızda kimler vardı? Kimler bizim hissettiklerimizin onda birini hissetti? Kısacası kabul etmemiz gerekiyor ki, ne kadar büyük bir kalabalık içersinde yaşadığımızı düşünürsek düşünelim. Aslında hepimiz yalnızız!

İçimizde ki yegane sırdaşımız, tek dostumuz, her şeyimizi konuştuğumuz yalnızlığımızdır. Bir tek onunla hiç bir konuya araya perde koymadan konuşabiliriz. Hem de hiç sıkılmaz o, sürekli dinler. Ama onun bu dilsizliği bizi daha da derinlere çeker, ona uymaya karar veririz. Susarız… Duygularımız, tepkilerimize özenir. Artık kahkaha atmak yerine tebessüm etmeyi yeğler hale geliriz.

Ömür bu şekilde gelip geçer artık kurtulacağımızı düşünürüz. Oysa ne acıdır ki gözlerimizi kapadığınızda yine yalnızızdır!

Benzer Yazılar

Henüz yorum yapılmamış

Yorum Yazın

Su elementleri kullanabilirsiniz : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Arama
RSS
Beni yukari isinla