Özgün işletme yönetim modeli

Günümüzde bazı işletmeler çok hızlı bir büyüme ivmesi yakalarken, bazıları ise kısa süre sonra batma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. İşte bu iki tezat durumun oluşmasının nedeni, işletme yönetiminin izlediği doğru/yanlış politikalardır. Sizlere sermaye sıkıntısı bulunmayan, bir firmanın özgün yönetim modeli ile nasıl başarılı olacağını anlatmaya çalışacağım.

Öncelikle firmamızın sabit bir strateji modeli olmayacak, yani biz değişen şartlara göre kendini yenileyebilen bir model ele alacağız. Hedeflerimizi üç aylık periyotlar dahilinde sürekli olarak güncelleyeceğiz. İşletme modelimizde ki üç ana unsur bulunacak;

a) Müşteri Memnuniyeti,

b) Çalışan Memnuniyeti,

c) Yönetim.

Müşteri memnuniyeti için, strateji hedeflerimize ekleyeceklerimizi kararlaştıralım. Öncellikle müşteri de güven duygusunun oluşturulması gerekiyor. Bu nedenle yeni kurulan bir firma için referanslar gereklidir. O halde ilk üç aylık hedeflerimizin başına referanslar diye not düşüyoruz.

Referanslar

Firmamız öncellikle piyasada adını duyurması ve güven aşılıyabilmesi için, büyük firma ya da kamu kuruşları ile çalışmalıdır. Bu bağlamda yurtdışı öncelikli olarak, devlet ya da güçlü firmalara uygun fiyatlara iş yapılabilir. Bu fiyat politikası bizim ilk, üç aylık stratejimiz içersinde yer alacaktır.

Güven duygusu sadece referans ile sağlanacak bir olgu değildir. Çeşitli dalları olacaktır, bu dallardan bir tanesi de standartlardır. Genel kabul görmüş, belge ve sertifikalara sahip bir firma, karşı tarafa güven aşılayacaktır. Bu bağlamda; ISO, IEC ve ITU gibi uluslararası  yetkinlik belgelerini almakla olumlu bir adım olacaktır.

Gerekli güveni oluşturduktan sonra, müşteri odaklı çalışabilmemiz için çeşitli raporlamalara ihtiyaç vardır. Bulunduğumuz alanda iş veren müşterilerin, karar vermede ki davranışları dikkatle incelemeliyiz. Rapordan çıkaracağımız sonuçlar, bize müşterimizin davranışları hakkında bir ön bilgi verebilir.

Esnek müşteri modeli

Elimizde bulunan ön bilgiler eşliğinde, bir müşteri modeli oluşturmalıyız. Ayrıca modelin eksik kalan yerlerini doldurmak üzere, müşterimiz hakkında çok detaylı bilgilere sahip olmalıyız. Detaylı bilgilerine sahip olduğumuz müşteriye, ona özel ve esnek tekliflerde bulunabiliriz.

Vize haftası

Arkadaşlar, vize haftasına giriş yapmamız nedeniyle, yaklaşık 2 hafta daha yazı ekleyemeyebilirim. Benim gibi vize haftasında olan tüm arkadaşlarıma derslerinde başarılar diliyorum. Yakında tekrar görüşmek üzere…

Farklı bir rüya…

Bugün kestirmek için yattığımda çok farklı bir rüya gördüm. Unutmadan hemen anlatmış olayım. Bir organizasyona katılıyorum, bu organizasyon yabancı devletler tarafında  organize ediliyor. O dönem ülke tamamen dış güçlerin eline geçmiş, Türkiye sadece bir isim olarak kalmış. Katıldığım organizasyona gelenler; Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül, Başbakan olarak ise Turgut Özal‘ı görüyorum.

Organizasyonda sadece Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘e soru soruyorlar. Soranları görmeye çalışıyorum fakat sonuç alamıyorum. Ne sordukları tam olarak aklımda değil. Fakat sordukları soruyu çok mantıklı görmüyorum.

Organizasyon sırasında bir kişi, Türkleri aşağılıyor. Herkes o kişiyi hedef alarak, suçlamaya başlıyor. Kişi;

-Artık bu ülkede yaşayamam. Başıma her an bir iş gelebilir. Bu nedenle hemen ülkeyi terk edeceğini söylüyor.

(Organizasyonda bulunanlar sadece kendilerini kandırmak için ya da burası hala Türkiye Cumhuriyeti diyebilmek için, bu kişiyi göstermelik olarak çıkarıyorlar.)

Ancak ülkelerin yabancı işgalinde olması sebebiyle bu kişi bir idol haline geliyor. İnsanlar onun söylemleri gibi, ülkemizi ve değerlerimizi aşağılamaya başlıyor.

Derken ani bir hareket ile Cumhurbaşkanı çıkışa yöneliyor, bir centilmenlik örneği göstererek çıkış kapısını açıyorum. Kafasını sallayarak teşekkür ediyor. Tam arkamı döndüğüm de ise Turgut Özal‘a çarpıyorum. Mahçup olmuş şekilde çekilmeye çalışırken, “benimle gel sende insanlarla tokalaşmayacak mısın?” diyor. Teklifini geri çevirmeyerek bir kaç kişiyle tokalaşarak çıkıyorum. Hemen kapıda güvenliklerin kağıtlar dağıttını görüyorum. Bunlar nedir? diye sorduğumda ise; bunların organizasyonda sorulabilecek sorular olduğunu söylüyorlar. Bunlar hariç her hangi bir soru sorulamaz diyorlar. Arkadaşım da bu sorulardan bir sayfa alıyor. Oradan ayrıldıktan sonra, yol üstünde bir Cami görüyoruz. Cami’ye ayakkabı ile girilmeye başlanmış, ilk katında düşman güçleri, ikinci katı ise boş, direk oraya yöneliyorum. Ancak birinci kattan bizim çıktığımızı gören düşman güçleri, kendi aralarında gülmeye ve Türk olduğumuz için alay etmeye başlıyorlar.

Arkadaşımla Cami’nin üst katına çıktığımızda alay etmek için gelen düşman kuvvet, bugün organizasyon da ki adam gibi davranmamızı istiyor. Kendimizi aşağılamamızı ve her şeyi yok saymamızı istiyor. Ne yazık ki hemen yanımda olan arkadaş aynı onun dediği gibi yapıyor. Kendisi Türk olduğu halde, sırf düşmandan korktuğu için kendi kendini inkar ediyor. Ortamdan fazlasıyla rahatsız olduğum için bir şey söylemeden çıkıp gidiyorum.

Bu sefer gittiğim yerde beni bir tren bekliyor. Trene bindiğimde üç tanıdık görüyorum. İkisi yan yana oturmuş bir tanesi ise onların hemen önüne tekli koltuğa oturmuş haldeler. Hemen yanlarına gidiyorum. İki kişi aralarında ülkenin geldiği durum hakkında sohbet ediyorlar. Giyimleri gayet gündelik ve rahat şekilde olan bu kişilerden bir tanesi, Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu; Mustafa Kemal Atatürk‘tür. Cam tarafında olan Ata, yorgun şekilde dışarı bakmaktadır. Bir hayli umutsuz görünen Ataya selam vererek ayakta yolculuk yapmaya başlıyorum. Sonra;

Kısa bir mola…

Gerek örgün eğitim, gerek açıköğretim sınavları nedeniyle bir süre bloga yazı ekleyemeyeceğim. Bu sürecin sonrasında staj işini halledip, bir arkadaşımla güzel bir web projesine başlamayı planlıyorum. Bakalım umarım her şey düşündüğüm gibi olur. Herkese yaklaşan finallerde başarılar…

Arama
RSS
Beni yukari isinla