Sümela’nın şifresi: Temel

Fragmanlarından gördüğüm kadarıyla, Recep İvedik tarzı anlık komedi oluşturan, Sümela’nın şifresi: Temel filmi gülmek için gidilebilecek filmler arasında yer alıyor. Bazıları bu tarz filmleri çok beğenmezler. Çünkü espri kalitesi bakımından bu filmler güzel değildir. Peki normal hayatımızda espri kalitesi ne seviyedidir ki? Biz hep yaratıcı, mükemmel espriler mi duyarız? Yoksa hayatımızı Cem Yılmaz‘ın yaptıkları ile mi idare ederiz? Sümela’nın şifresi: Temel filmi gidip izlenip, sonradan da unutulabilecek bir film, kendi adıma bu tarz filmlere “izlese gitsin” film olarak adlandırıyorum. Beni biraz olsun gülümseten bir filme, sinema parasını vermek çokta bonkörlük olmasa gerektir. Film hakkında detaylı bilgiyi, Sümela’nın şifresi: Temel sitesinden de alabilirsiniz.

Zor Baba 3 – Little Fockers

Dün Edirne Cinemarine‘de izleme şansı bulduğum, Zor Baba 3 biraz beklentiden uzaktı. İlk iki filmi de izleyen bir seyirci olarak, zaman zaman güldürse de, tam olarak beklenini verdiği söylenemezdi. Özellikle beni daima gülme krizine sokan, kedili sahneler çok az ve yavandı.

Seyir açısından ise zevkli sayılabilir. Biraz “izle gitsin” filmlerden diyebiliriz. Filmi izlemeniz için; Ben Stiller, Jessica Alba ve Robert De Niro isimlerinin yeterli olması gerekir. Şahsen bu oyuncu kadrosunun çok kötü bir film ortaya çıkarması düşünülemez. Robert De Niro‘nun ve Ben Stiller‘ın filmde ki mimikleri görülmeye değerdir. Beklentinizi çok büyültmeden, tebessümle ayrılmak istediğiniz bir film arıyorsanız, bu film size göre…

Filmde Focker ailesinin aradan geçen 10 yıldan sonra, karısı Pam’le yaptıkları iki ufaklıktan sonra, Greg nihayet asabi kayınpederi Jack’in güvenini kazanır. Fakat para sıkıntısı çeken Focker‘ın, ek iş olarak girdiği ilaç şirketi iktidarsızlık üzerine satış yapınca, Jack’in en sevdiği erkek hemşireyle ilgili şüpheleri tekrar baş gösterir.

Pam‘in eski sevgilisi olan zengin Kevin ise olaylara tuz biber ekmektedir. Jack kızına rota değiştirerek Kevin‘i seçmesi gerektiğini söylemektektedir. Ancak olaylar açığa çıktıktan sonra, gerçek anlaşılacaktır.

The Fighter Filmi

Bugün özellikle sinepil‘de dikkatimi çeken filmlerden bir tanesi olan The Fighter, yönetmen ve oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Kişisel olarak Christian Bale‘in oynadığı hemen hemen tüm filmleri izleyip keyif alan bir seyirci olarak, bu filmden kötü çıkmayacağını düşünüyorum. Ayrıca yine bize bir çok filmden tanıdık gelen Mark Wahlberg‘i de unutmamak gerekir.

Zamanında iyi boksörlerinden biri olan Dicky Eklund, dağılan ailesini üvey kardeşi Mickey Ward‘ın kendisi gibi boksa heves etmesi sayesinde toparlayacak, hayatını ve kardeşiyle olan ilişkisini gerçek bir düzene sokacaktır.

Film bir çok dalda Altın Küre ödülüne aday olmuştur.

New York’ta Beş Minare

Son günlerde gündemimizi oldukça meşgul eden “New York’ta Beş Minare” filmini bugün izleme fırsatı buldum. Mahsun Kırmızıgül‘ün “yazdım yönettim” dediği filmde biraz mesaj kaygısı vardı. Bu mesajların apaçık verilmesi biraz rahatsız ediyor.

Filmin konusu; yurtdışında interpol tarafından aranan, radikal dinci örgüt liderinin yakalandıktan sonra, New York‘tan, iki türk polisi tarafından alınmaya gidilmesiyle başlar. Almaya giden polisler Acar (Mustafa Sandal) ve Fırat (Mahsun Kırmızıgül) dür. Fırat‘ın geçmişten gelen bir hesaplaşması vardır ve bu uğurda her şeyi yapmaya hazırdır. Hacı Gümüş rolünde gördüğümüz Haluk Bilginer, yanlışlıkla yakalanan aslında suçsuz olan bir cemaat lideridir. Genel ağırlık New York‘ta geçen filmin sonu Bitlis’te bitmektedir.

Film içersinde islami görüşü savunanların hepsinin terorist olarak görülmesinin yanlış olduğu vurgusu yapılırken, radikal islamci teroristlerin nasıl asıl amaçlarından saptıkları gözler önüne serilmektedir.

Amerika‘nın islamiyete karşı bakışı ve aslında terorist islamcıları kendisinin oluşturduğu da film içerinde gösteriliyor. Robert Patrick, kötü komseri oynayıp, körü körüne islam düşmanı olan bir karakteri yansıtırken, Danny Glover ise Hacı Gümüş‘ün sağ kolu görevini üstleniyor. Gina Gershon, Hacı Gümüş‘ün eşini canlandırıyor ve Hıristiyan olmasına rağmen Hacı Gümüş‘ün ona ne kadar saygı duyduğunun ve onu değiştirmeye çalışmadığının vurgusu yapılıyor.

Özellikle bir paragrafı sadece Hacı Gümüş‘e ayırmak istiyorum. Haluk Bilginer olağanüstü bir oyunculuk ortaya çıkarıyor. Öyle ki sizi filmin içine çekerek gerçekte böyle bir lider varsa o Haluk Bilginer diyorsunuz. Müthiş mimikleri ile yılların oyuncusu Danny Glover‘ı bile gölgede bırakıyor. Bu filmi sadece onun oyunculuğu için bile izleyebilirsiniz.

Ali Sürmeli ise çok ufak bir yan rolde oynuyor. Yine başka ismi duyulmuş oyuncular çok ufak rollerde oynamışlar.

Arama
RSS
Beni yukari isinla