New York’ta Beş Minare

Son günlerde gündemimizi oldukça meşgul eden “New York’ta Beş Minare” filmini bugün izleme fırsatı buldum. Mahsun Kırmızıgül‘ün “yazdım yönettim” dediği filmde biraz mesaj kaygısı vardı. Bu mesajların apaçık verilmesi biraz rahatsız ediyor.

Filmin konusu; yurtdışında interpol tarafından aranan, radikal dinci örgüt liderinin yakalandıktan sonra, New York‘tan, iki türk polisi tarafından alınmaya gidilmesiyle başlar. Almaya giden polisler Acar (Mustafa Sandal) ve Fırat (Mahsun Kırmızıgül) dür. Fırat‘ın geçmişten gelen bir hesaplaşması vardır ve bu uğurda her şeyi yapmaya hazırdır. Hacı Gümüş rolünde gördüğümüz Haluk Bilginer, yanlışlıkla yakalanan aslında suçsuz olan bir cemaat lideridir. Genel ağırlık New York‘ta geçen filmin sonu Bitlis’te bitmektedir.

Film içersinde islami görüşü savunanların hepsinin terorist olarak görülmesinin yanlış olduğu vurgusu yapılırken, radikal islamci teroristlerin nasıl asıl amaçlarından saptıkları gözler önüne serilmektedir.

Amerika‘nın islamiyete karşı bakışı ve aslında terorist islamcıları kendisinin oluşturduğu da film içerinde gösteriliyor. Robert Patrick, kötü komseri oynayıp, körü körüne islam düşmanı olan bir karakteri yansıtırken, Danny Glover ise Hacı Gümüş‘ün sağ kolu görevini üstleniyor. Gina Gershon, Hacı Gümüş‘ün eşini canlandırıyor ve Hıristiyan olmasına rağmen Hacı Gümüş‘ün ona ne kadar saygı duyduğunun ve onu değiştirmeye çalışmadığının vurgusu yapılıyor.

Özellikle bir paragrafı sadece Hacı Gümüş‘e ayırmak istiyorum. Haluk Bilginer olağanüstü bir oyunculuk ortaya çıkarıyor. Öyle ki sizi filmin içine çekerek gerçekte böyle bir lider varsa o Haluk Bilginer diyorsunuz. Müthiş mimikleri ile yılların oyuncusu Danny Glover‘ı bile gölgede bırakıyor. Bu filmi sadece onun oyunculuğu için bile izleyebilirsiniz.

Ali Sürmeli ise çok ufak bir yan rolde oynuyor. Yine başka ismi duyulmuş oyuncular çok ufak rollerde oynamışlar.

Arog 5 Kasım(Bugün) Sinemalarda…

Merakla beklenen Arog bir yontma taş filmi bugün izleyici ile buluşuyor.Bugün itibariyle büyük olasılık sinemada yer bulmanız pek olası değil.Ancak haftasonu ısrarcı olursanız yer bulabilirsiniz.Özellikle İstanbul’da olanlar bu konuda daha şanslı sayılabilirler.

İlk izlenim çok önemli olduğu için bugün izleyen arkadaşlarımızdan duyduğumuz yorumlar bir çoğumuzu psikolojik olarak etkileyecektir.Filme çok komik derseler,herkes çok bulacak eğer berbat derlerse büyük bir kesim izlemekten vazgeçecektir.Bu yüzden ilk izleyenlerden olmak çok önemlidir.Bir nevi misyonunuz sinema eleştirmenliğidir.

Son günler de çok kaliteli filmlerin çıktığını söyleyemeyiz.Bu yüzden Arog’a dönük beklentilerimiz büyük sayılır.Daha önce yapılmamış olanı yapmayı seven Cem Yılmaz,umarım bu filminde bizi hayal kırıklığına uğratmaz.Ancak Cem Yılmaz hiç bir şey yapmasa bile mimikleri ile büyük bir kesimi güldürmeyi başabilen bir şovmen,bu filmde de espiri konusunda bir sıkıntı yaşancağını düşünmüyorum.

Filmin konusu arog resmi sitesinde şu şekilde açıklanmış;Gora gezeninde yaşadığı maceradan sonra sevdiği kadın Ceku ile beraber dünyaya dönen arif mutlu bir yaşam kurmuş,doğacak çocuklarının tatlı telaşı içinde yaşamını sürdürmektedir.

Dünyada yaşam,mutlu bir şekilde devam ederken Gora gezegeninde de hain bir plan işlemeye başlamıştır.Logar ve has adamı Tihulu bu planın baş kahramanlarıdır.Logar,evrendeki en büyük düşmanı Arif’ten intikam almaya yemin etmiştir.Arif’i öldürmenin basit bir intikam olacağını düşünen Logar daha acı verici bir yöntem bulmuştur.Arif’i bir milyon yıl öncesine göndermek…

Arama
RSS
Beni yukari isinla