Yeni trend’in adı 3D kamera mı olacak?

Bildiğiniz gibi teknoloji durmaksızın bir süratle ilerliyor. Tabi baş döndürücü hızın etkilerini en çok biz kullanıcılar çekiyoruz. 3 ay önce aldığınız bir cep telefonu fiyatının yarısına kadar düşebiliyor. Hele ki benim gibi 12 taksite bir telefon aldıysanız. Daha taksitleri bitmeden fiyatın bu kadar düşmesi sonucu kendinizi enayi gibi hissetmeniz içten bile değil.

Ar-Ge çalışmaları bu tarz ilerliyor olamaz. Yani düşünseniz bir gün yeni bir teknoloji buluyorlar. Nedendir bilinmez, bu teknoloji ile ilgili tüm cihazlar satılıyor. Ardından bir bakıyorsunuz, yeni bir teknoloji bulunmuş. Eee o zaman bu yenisini çıkarsaydınız da biz o eskiyi almak zorunda kalmasaydık diyebilirsiniz. Ama bunun adı ticaret…

İlk cep telefonumu aldığımda Motorola D-520, yanlış hatırlamıyorsam yıl 1998 sonu olması lazım. O zamanlar 3 satır siyah beyaz ekranlı ve antenli olan telefonumun melodilerini dinlemenin ya da dinletmenin moda olduğu dönemlerdi. Malum herkesin cep telefonu yoktu. Görgüsüzlük alıp yürümüştü yani… Cep telefonu aşırı yaygın olmadığı için tabi arayacak çok kimseyi bulamıyorduk ama olsun bir cep telefonumuz vardı. Günün birinde birileri aramak isterlerse mutlaka ulaşabilirlerdi. İşte bu fikirin verdiği huzurla kendimizi teknolojinin kollarına bıraktık.

Çok zaman geçmeden Nokia çılgınlığı başladı. İnsanlar deli gibi Nokia markaya hucum ediyorlardı. O zamanlar 2. el telefonların kalbi Eminönü‘nde atardı. O dönemler de kulak misafiri olduğum bir olayı hiç unutmam. Olayın başı şöyle ki, Nokia Türk piyasasına girmiş ve televizyon da vs. yerlerde reklam yaparak gücüne güç katıyor. Her reklamın sonunda geçen “nokia connecting people” sloganı artık kulaklarda aşinalık yaratmıştı. İşte olay tam burada başlıyor. Eminönü‘nde tezgahtara yaklaşan bir vatandaş bir telefon tarif etmeye çalışıyor, “Nokya nokya” diyor ama modeli tam çıkaramıyor. Son ampülü bulan Edison edasıyla “nokya konnetktin piple var mı?”, tezgahtar olmaz mı diyip, o dönem Nokia‘nın özellikle çok reklamını yaptığı 5110 gösteriyor. Ben de bu olağanüstü anlaşmayı hayretler içersinde seyrederek, diyorum ki kendi kendime, Türk insanı için ortak dile ihtiyaç yoktur, mutlaka bir şekilde derdini anlatır!

Zaman hızla ilerliyor, teknoloji de çıkan yenilikler birbirini kovalıyor. Derken bir bakıyoruz. Renkli ekranlı telefonlar çıktı. Hurra hemen onlardan alalım, eskiyi satalım. Tam renkli ekrana alışmışken bir bakıyoruz, kendi melodini yükleyebildiğin telefonlar çıkmış, hemen sat yenisi al. Sonra biraz hızlanalım kameralı telefon çıkmış yenisi al… bu liste böyle her yeni çıkan teknoloji ile birlikte devam etti. Üstelik bu teknolojiler ilk çıktığı zaman çok fahiş fiyatlardan satılmasına rağmen, verim olarak sıfıra yakındı. İlk çektiğiniz fotoğrafların kalitesinden bahsetmeme gerek yok sanırım.

Şimdiler de ise her yerde bir 3D modası esiyor. Öyle ki artık hiç bir şeyin 2D olanını kullanmaz olduk. İnternet mi? 3D olsun. “Ama 3D şuan her yerde çekmiyor” olsun olsun, 3D>2D değil mi? “evet ama şey…”, “tamam o zaman olmuşken en iyisi olsun” Sonra sinemalar çıktı, 3D sinema hatta öyle abarttılar ki 4D, 5D, 6D hatta en son gördüğüm 7D idi. Tabi bu arkadaşların boyutlardan yana bilgisi olmadığı açık ve nettir. Ama kalplerini kırmamak gerekli diye düşünüyorum. Çünkü bu tempo 100D‘ye kadar yolu var bu işin…

Cep telefonlarına 3D‘yi ilk Sony getirdi. Şuan piyasaya sürdüğü “Sony 3D Bloggie MHS-FS3″ Sony‘den yapılan açıklamada, 3D görüntüleme teknolojisini sunan ultra taşınabilir mini kamera 5.1 megapiksel çözünürlüğünde Exmor ™ CMOS sensör, 1920 x 1080 HD MP4 video kaydı yapabilmektedir. Ayrıca çift Carl Zeiss lens özelliği sayesinde 5 megapiksel çözünürlüğünde fotoğraf ve 2 megapiksel çözünürlüğünde de 3D fotoğraf kaydı yapabiliyor. Eminim 3 ay sonra bu özelliklerin ne kadar geri de kalacağını tahmin edebiliyorsunuz. Ancak ülkemize gelsin, kapış kapış satılacaktır. Sonra bir sonraki sürüm çıkacak o da satılacaktır. Hani Turkey‘in anlamı Hindi demek ya, belki bu bir tesadüf değildir. Sheep anlamına da gelse şaşırmazdım.

Bu tarz eleştirileri yapan bendeniz dahil, dokunmatik ekrana geçtim. Gerçi deli gibi telefonu ya da bilgisayarı yenileyen biri değilim. Ama bu sefer sanırım biraz acele ettim. Ortalama her telefonu 3 yıl kullanıyorum. Türkiye şartlarında baya uzun bir süre sayılır. Ne diyeyim, umarım bu alışveriş çılgınlımız biran önce sona erer. Yoksa bu mantıkla, diğerlerini zengin etmekten başka bir şey geçmez elimize…  Teknolojiyi makul seviye de kullanmanız dileklerimle…

Benzer Yazılar

Yorumlar

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Su elementleri kullanabilirsiniz : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Arama
RSS
Beni yukari isinla