Hala Türkü dinleyen var mı?

Zaman geçiyor, gençlik değişiyor…

Merak ediyorum, acaba yeni nesil hiç Türkü dinledi mi? Yoksa Hande Yener‘in, saman alevi gibi yanıp sönen şarkılarını dinlemeye devam mı ediyor? Belki de, Demet Akalın dinliyordur. Dinleyin, kötü örnekleri de görmek gerekir. Ancak özünüzü de dinlemeyi unutmayın. Ne zaman mı? İhtiyacınız olduğu zaman, peki bir insanın ne zaman Türkü dinlemeye ihtiyacı olur? Tüm dünyada kendinizi yalnız hissettiğiniz zaman, bırakın bir Türkü size eşlik etsin. O konuşsun, siz dinleyin. Fark edeceksiniz ki, aslında sözlerinde sizin söylemek istediklerinizi anlatıyor.

Hemen uyarmak gerekir, Türkü ağır bir ilaçtır. Sürekli kullanılması durumunda kötü yan etkileri olabilir. Size hayatın gerçeklerini göstereceği için yaşamaktan zevk almayabilirsiniz. O yüzden altını çizerek söylüyorum sadece kendi kendinize kaldığınızda ve mümkünse belirli aralıkla dinleyin.

Kendi tercihim olarak hareketli Türküleri dinlemem, dinlemenizi de tavsiye etmem. Sonuçta burada insanı etkileyen daima sözler olmuştur. Hareketli parçalarda o ahenkinin biraz kaybolduğunu söyleyebiliriz.

Şu sıralar Karmete  ve vokalisti Resul Dindar dinlemekteyim. Eğer ruh haliniz buna müsait ise siz de şuradan dinleyebilirsiniz.

Resul Dindar‘ın kim olduğunu arattığımızda, Wikipedia‘da şöyle bir tanım alıyoruz; Resul Dindar (born January 24, 1982, Hopa, Artvin, Turkey) is a Lazish singer. In 2008, he founded the Karmate (in Lazish means mill) with the friends, made 2 albumes Nani and Nayino. Since 2012 he is solo, singing also in Armenian in Georgian and in Turkish.

Resul Dindar (24 Ocak 1982, Hopa, Artvin, Türkiye doğumlu) bir Laz şarkıcıdır. 2008 yılında, arkadaşlarıyla birlikte (Lazca değirmen anlamına gelen)Karmate grubu ile 2 albüm yaptı. (Nani ve Nayino). 2012 yılından beri Gürcü ve Türkçe Ermenice şarkılar söylemektedir.

Erdem Ergün – Gel dedim şarkısını dinlemediniz mi?

Youtube‘da tesadüfü gezmelerim sonucu denk geldiğim bu şarkı, son zamanlar da çok sık dinlediğim parçaların başında geliyor. Belki şuan hissettiğim duygulara tercüman olduğu için ya da  bambaşka bir nedenden dolayı… Youtube izlenme oranına baktığımızda bu şarkıyı bilen insan sayısı çok az, genellikle aynı videodan birden fazla yüklemiş olsa bile toplam da yine çok az kişinin şarkıyı dinlediği ortaya çıkıyor.

Merak edenler için sözleri şu şekildedir;

Bir yanım hasret, bir yanım gurbet
Ne uslanır gönül ne senden usanır
Gözlerine dalıp kaldım farzet
Sanma sen gitmeden bir kere kapanır

Farid Farjad efsanesi

Bugün sizlere İranlı bir keman ustasından bahsedeceğim.1938 Tahran doğumlu olan Farjad,doğu ve batı sentezini birleştirerek,kemanıyla söylemek istediklerini haykıra haykıra söyleyen,sizi alıp farklı diyarlara sürükleyen efsane keman müzisyenlerinden biridir.1966 yılında Tahran Üniversitesinde klasik müzik üzerine yüksek lisans yapmışlığı vardır.Kendini alanında zorlanmadan zirveye taşımıştır çünkü tarzı diğerlerinden çok farklıdır.O kemanla bir müzik sesi çıkarmaz,içinden geçenleri,içinizi bir “cız” ettirene kadar vurgulu vurgulu söyler,anlatır.Siz sadece dinlersiniz.

Şu anda dünyanın en iyi keman virtüözlerinden biri olan Farjad’ın An Roozha I, An Roozha II, An Roozha III, An Roozha IV ve An Roozha V olmak üzere beş albümü bulunmaktadır. Ayrıca ünlü sanatçının Golha Orkestrası adlı kolektif bir albüm de eserleri de bulunmaktadır.

Son günlerde bıkmadan, usanmadan dinlediğim bir sanatçıdır.Öyle ki ben şarkıyı tekrar dinlemekten o ise bana anlatmak istediğini anlatmaktan bıkmamıştır.Bu inatın sonunun ise ne olacağı meşhuldur.Şuan dahi bu yazıyı yazarken onun müthiş müziğini dinlemekteyim.Çünkü onu dinlemek hem hüzünlü,hem duygusal,hem …

Halen aranızda onun söylemek istediklerini duymayanlarınız varsa hayatında büyük bir zevki yaşamamış demektir.Sanatçının bazı müziklerinde piyano da eşlik etmektedir.O ikisi hariç farklı bir enstruman kullanmamaktadır.Belki yaşadıklarını en iyi onlarla dile getiriyordur ya da belki de sizin yaşadıklarınızı en iyi şekilde dile getirmek,sizinle beraber hayatın hüzünlerini,acılarını paylaşmak için hep aynı iki enstrumanı kullanmıştır.Dinlemeyenler için şunları dinlemenizi tavsiye ederim;

Hotel California’nın Hikayesi

Bu şarkının bir hikayenin ardından yazıldığı söylenir.Bir çok farklı hikaye olsa da benim duyduğum en mantıklı hikaye şu şekildedir;1969 yılında hikayenin kahramanı olan adam yaz tatili yapmak üzere yola çıkar.Gideceği yere varmadan önce yol üstünde sevimli,sıcak bir otel görür ve bir süre dinlenmek adına bu otele yerleşir.Bu otelin adı “Hotel California”dır.Otelde geçirdiği ikinci günüde yan odada kalan,hoş bir bayanla tanışır.Kısa sürede arkadaşlıkları,hemen ardından aşkları başlar.Bu aşk öylesine büyük olur ki ikiside tüm yazını orada geçirmeye karar verir.Bir rüya gibi geçen yazın ardından artık gitme vakti gelmiştir.Gitmek ile kalmak arasında büyük bir tereddüt yaşarlar.İkisi de cevabın birlikte olmak olduğunun farkındadırlar ama yine de aşklarını test etmek isterler.

Birlikte bir karar alırlar;diğer yaz,tanışdıkları güne kadar birbirleri ile hiç görüşmeyeceklerdir.Eğer bu süre zarfında birbirlerini unutmaz ve içlerinde yanan aşkın ateşi sönmezse,ömür boyu birlikte olacaklardır.Ayrılırlar,bir yıl geçer…

Adam çok büyük heyecan içersinde otelin yolunu tutar.Otele ulaştığında ise beklemedik bir şok ile karşı karşıya kalır.O sımsıcak insanların yer aldığı,hayatının aşkını tanıdığı otel şimdi yerle bir olmuştur.Dün çıkan yangında otel tamamen yanmış,içersindeki onlarca kişi yanarak ölmüştü.Ölenlerin arasında,heyecandan bekleyemerek buluşacakları günden bir gün önce gelen hayatının aşkı da vardı.Bu acıya dayanamayan adam intihar eder.Mutlu bir aşk hikayesi kötü bir sonla biter.

Bu hüzünlü hikayeden esinlenerek Eagles grubu “Hotel California” parçasını yazarlar.Parçada hikayenin başı ve sonu bilerek kullanılmaz.Genel olarak otelin sıcaklığından bahsederler.

Arama
RSS
Beni yukari isinla