Kim medeni? Avrupalılar mı?

Bugün Türk Hava Yollarına ait, İstanbul-Dublin seferini yapan uçakta, bir çok milletten insanla beraber yolculuk yapma fırsatı buldum. Bildiğiniz gibi bir kişiyi tanımanın en iyi yollarından biri onunla yolculuk yapmaktır.

Yolcu uçağında Türk olarak söyleyebileceğim, ben dahil toplam beş kişi vardı. Diğer Türkleri tipinden ziyade, rahatça Türkçe konuştukları fark etmek pek zaman almadı. Keza sadece biz Türklerin bekleme salonun da konuşması da gariptir. Her neyse bu bizim medeni olmamız ya da kültürsüz olmamızla alakalı bir durum değil. Sadece konuşkan bir milletiz o kadar.

Türk Hava Yolları tarafından ikram edilen kahvaltı tabağı, dağıtım işlemi tamamlandıktan sonra, hengame başladı. Gözlemlediğim kişi sayısı hakkında bilgi vermem gerekirse; yanımda evli, ingiliz aile bulunmaktaydı. Karşı koltukta ise, irlandalı bir aile ve kızın annesi bulunmaktaydı. Hemen çaprazımda ise, bir japon aile, onun ön koltuğunda da bir arap ailesi yer almaktaydı. Burada japon ve arap olarak bir hayli genellemiş olmam, aileler hakkında aşırı detaylı bilgiye sahip olmamamdan kaynaklanıyor. Neyse kahvaltı tabaklarını aldıktan sonra, yavaşça yemeye başladım. Bu sırada, yanımda bulunan İngiliz meyve püresinin kapağını öyle bir iştahla açtı ki, üstüne sıçradı. Hatta ben de bakınca, özür dilemek zorunda kaldı. Buraya kadar her şey normal, bu tarz kazalar olabilir. Karşımda oturan irlandalı aileden kızın annesi, aman yarabbim, böyle bir iştah olabilir mi? Kadın sağa sola filan hiç bakmıyor, “sana kaç yıldır yemek vermiyorlar?” demek dilimin ucuna geldi ama söylesem de bir faydası olmayacaktı. Yanımda oturan ingilizler, ufak somun ekmeğin içini tereyağ reçelle bocalamaya çalışırken, düşen bıçaklar vs. derken bir baktım bitmiş. Oha be, bu kadar hızlı yemek yenir mi? Sonra kafamı çevirdiğimde, irlandalı aile, japon ailesi, arap ailesi adamların bir tek tabakları bırakmış, silme direk. Yahu insan illa bir şeyi de bırakır, ne bileyim birazı da hoşuna gitmeyebilir. Adamlar bu kadar kısa süre de bu kadar temiz iş çıkarmışlar. Belki de kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş misali; hostes bayan benim tabağı yemediğimi düşünecek ki, herkesinkini alıp benimkini bırakma ihtiyacı hissetti. Ardından, ben de bitirdim diyince zor verebildim.

Kahvaltıdan hemen sonra, çay-kahve servisi başladı. Bu aileler sağolsun kimseye sıra vermiyorlar, “tea please” tamam arkadaş tamam birazdan gelicek, bu kadar acele etmene gerek yok ki. Sonra derler ki, Türkler barbar. Neremiz barbar ben anlamadım. Bu medeni dediğmiz insanların, tuvatleri herkesçe malum. Osmanlı zamanından aldıkları tuvalet terbiyeli malesef hala bizim gerimizden geliyor. Onu da geçtim, hemen hemen hepsi ayakkabılarını çıkarıp uçakta yolculuk yapıyorlar. Keza bekleme salonunda da tamam sesleri çıkmıyor ama çantaya yatan mı dersin? komple üç kişilik yere yatıp uyuyan mı dersin? Bu mudur yani medeni olmak?

Kendi kendilerini kandırdıkları bir dünyada, kendilerini modern ve medeni görüp, diğer ülkeleri geri kalmış olarak sınıflandıran bu zihniyet, bataklıkta yüzen tatlı su balığıdır. Bir sürü pis koku gelmesine rağmen, kendini en kıymetli balık sanar.

Ülkemiz temizlik ve modernlik bakımından diğer ülkelere göre kötü durumda değildir. Ancak bazı uyanık kendini bilmezler yüzünden, tüm Türkler de zan altında kalmaktadır. Belki de bana Arapça biliyor musun? demeleri sırf bu yüzdendir.

Güzel ülkemizin yemeğini, suyunu yeteri kadar anlatamıyoruz. Ama başkaları bizi Arap ülkesi yaftasıyla çok iyi şekilde anlatıyor. Geri kafalı, bağnaz gözüken ülkemiz, yüzyıllara dayanan tarihi güzelliğini de herkesten gizlemek zorunda kalıyor.

Dilerim bir gün, herkes gerçeklerin farkına varır ve Türkiye tüm dünyada hak ettiği değeri bulur.

Lütfen siyasi yorumlar yapmayalım, bu tarz yorumları yayınlamıyorum. Çünkü; Türkiye bir hükümet ya da meclis ile nitelendirilemeyecek kadar geçmişi olan bir ülkedir. Tarihi güzellikleri ile medeni ruhunun siyaset ile bir alakası yoktur. O bize doğanın ve tarihin birer armağanıdır.

Benzer Yazılar

Yorumlar

  • suat koçar , 06 Kasım 2012 - 16:30

    Bu düşüncelerinize tamamen katılıyorum çünkü bende ilginç bir olay yaşadım. Güzel İzmirimizin Kemeraltı çarşısında tek başıma gittiğim bir dönercide kalabalık olmadığı için garson beni 4 kişilik bir masaya yerleştirdi. Karşımdaki masada alman bir aile oturuyordu daha sonra turla geldiklerini öğrendiğim arkadaşları geldi oturacak yer arıyorlardı bende gülümseyerek tabağımı alıp yan masaya geçtim ve masama oturabileceklerini söyledim. Çok sevinip teşekkür ettiler Adamın eşi hayretler içinde yanıma gelip teşekkür etti ve dediki çok naziksiniz inanın bunu almanyada kimse yapmaz ülkelerine gelen turistler için bile kalkıp yerlerini değiştirmezlermiş. Bende bir kez daha Türk olmamla ve insan olmamla gurur duydum.

    Cevapla

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Su elementleri kullanabilirsiniz : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Arama
RSS
Beni yukari isinla